top of page
Yazarın fotoğrafıAttila Gursel

COVID-19’un UZAKTAN ÇALIŞMAYA ETKİSİ


Fotoğraf: Andrea Piacquadio

2020 senesinin nelere gebe olduğunu kimse bilmiyordu. Başımıza Çin’de başlayıp tüm dünyayı saracak bir virüsün çıkacağını ve bizleri zorunlu olarak evlerimize hapsedeceğini tahmin bile edemezdik. Ekonomiler çökme noktasına gelirken özellikle üretim sektörü önce yavaşladı sonra tümüyle işleri durdurdu. Hizmet sektörünün bir kısmı da örneğin berberler, terziler, dişçiler gibi kişisel ihtiyaçları karşılayanlar restoranlar, barlar, kafeler gibi eğlence hizmetleri bu son gelişmeler karşısında müşterilerini büyük ölçüde kaybetti. Bizim gibi ufak bir kesim sadece işyerine bağımlı kalmadan çalışmayı sürdürebilme şansına sahip. Fikri haklar sektöründe danışmanlık ve aracılık yapan Ankara Patent Bürosu ve benzeri şirketler için işler önemli ölçüde azalsa da kısa zamanda teknolojinin de sayesinde uzmanlarını, danışmanlarını, muhasebesini, insan kaynaklarını ve tüm yönetim birimlerini eve gönderip yine de hiçbir işinin aksamadan sürmesini sağlamak bu zorlu süreçte birçok şirketin isteyip de bulamayacağı bir nimet olsa gerek. Bir virüsün zoruyla bu şekilde çalışmak biz de istemezdik. Ne de olsa bizim işimiz de genel ekonomiye göbeğinden bağlı. Her ne kadar biz halen çalışabiliyor olsak da bizim çalışmamız için müvekkillerimizin de çalışabiliyor olması uzun vadede şart. Ayrıca bize düzenli ödeme yapabilmeleri de bu durumun bir an önce sonlanmasına bağlı. Üstüne üstlük bu sıkıntılı süreç ulusal ya da bölgesel de değil küresel. Hal böyleyken erken sevinmemek lazım ama biliyoruz ve umuyoruz ki bu durum geçecek. Yeniden ekonomi düzelecek. Biz de ofislerimize döneceğiz. Ya da dönmez miyiz acaba?


Ben elli yaşının üstünde bir üst düzey yöneticiyim. Bütün çalışma hayatım ya ofislerde ya da şantiyelerde geçti. Hep bir çalışma yerim oldu. Hiç uzaktan çalışmadım. Hatta kendi işimi yaptığım zamanlarda bile evden çalışmadım. Ekiplerimi hep onların gözlerinin içine bakarak yönettim. Hep toplantılarımı bir odada kalabalık gruplarla yaptım. Birine kızacağım zaman yüz yüze konuştum, telefondan söylemedim. Birini öveceğim zaman da aynı yöntemi kullandım. Her zaman kendime ben evden çalışamam, konsantre olamam, motive olamam, dağılırım dedim. Ama öyle olmadı. Bu illet sayesinde evden çalışmanın imkânsız olmadığını hatta birçok yönden avantajlı olduğunu bizzat tecrübe ettim.


Ocak 2020 tarihli yazısında Jennifer Robison Gallup’un yaptığı araştırmanın çarpıcı sonuçlarını kaleme almış. Bu araştırmaya göre 2012 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde çalışanların %39’u çalışma zamanlarının bir kısmını ya da tamamını işyerinden uzakta geçirirken bu oran 2016 yılında %43’e çıkmış.[1] Tahminler bu oranın 2020 yılında %50’nin üzerine çıkacağı. Başka bir deyişle işgücünün yarısı virüs belası olmasaydı da zaten evden çalışacaktı.

Yine bu çalışmaya göre çalışanlara maaşlarınıza %10 artış mı yoksa evden çalışmayı mı istersiniz diye sorulduğunda çalışanların %53’ü evden çalışmayı tercih etmiş. Çalışanların en nefret ettikleri şeylerin başında ev ile iş arasındaki yolda harcadıkları zaman geliyor. Öyle ki bu sürenin yarım saat azalması bile tahminlerin çok üstünde bir mutluluğa sebep oluyor. Evden çalışma bu sorunu kökünden çözüyor.

Uzaktan çalışmanın (ya da evden çalışma) diğer avantajları ise çalışan için daha esnek bir iş programı ve işveren için azalan maliyetler. Her çalışanın verimli olduğu bir çalışma saati vardır. Kimisi sabahın erken saatlerinde verimli çalışırken bir diğeri gecenin sessizliğini tercih edebilir. Uzaktan çalışma bu esnekliği sağlayabilir. İşveren ise büyük ofis alanlarına ihtiyaç duymaz. Bu alanların bakımı, elektriği, suyu gibi işletim masraflarından tasarruf sağlar.


Forbes’ten Laurel Farrer’e göre esnek çalışma yeri şu beş başlıkta şirketlere yarar sağlıyor:[2]


1. Verimlilik: Uzaktan çalışanlar ofiste çalışan meslektaşlarına göre %35-40 oranında daha verimliler.


2. Performans: Mekân konusunda bağımsızlığa ve dolayısıyla daha güçlü özerkliğe sahip olan çalışanlar iş kalitesi bakımından %40 daha kusurlu sonuç üretmektedir.


3. Devamlılık: Daha yüksek verimlilik ve performans, daha güçlü bir etkileşim veya başka bir deyişle %41 daha düşük devamsızlık demektir.


4. Bağlılık: Çalışanların %54'ü, daha fazla esneklik sunan bir iş için mevcut işlerini değiştireceklerini söylüyor, uzaktan çalışma anlaşması teklifi alan bir çalışanda ortalama %12 ciro azalması yaşanıyor.


5. Karlılık: Şirketler uzaktan çalışan başına yılda ortalama 11.000 $ tasarruf sağlıyor veya %21 daha yüksek kârlılık elde ediyor.


Çalışanlar açısından da avantajlı olduğu muhakkak:


1. Evden çıkmak zorunda değilsin: Ev ile iş arasında geçen süreyi kaybetmezsin; kalabalık toplu taşım araçlarına binmek zorunda kalmazsın; yağmur, kar gibi hava koşullarına katlanmazsın.


2. Daha az para harcarsın: Yol parasından kurtulursun, iş kıyafetlerine, kişisel bakıma fazladan para harcamazsın. Her öğlen dışarıda yemek yemezsin.


3. Ailenle daha çok zaman geçirebilirsin: Özellikle çocukları olan anne babalar için bu gerçekten büyük bir avantajdır. Onlarla daha çok ilgilenebilir ve büyümelerini izleyebilirsin.


4. İstediğin her yerden çalışabilirsin: Hatta dünyanın neresinde istersen oradan bile… İstersen bir kafeden ya da parktan çalışabilirsin yeter ki gerekli koşullar sağlansın.


5. Daha verimli olabilirsin: Birçok insan sessiz ortamda daha iyi çalışır. Çapraz konuşmalar, çalan telefonlar, vakit çalan iş arkadaşları dikkat dağıtıcı olabilir. Odaklanarak çalışılması gereken durumlarda ev ortamı kurtarıcıdır.


Yine de uzaktan çalışmanın birçok insana çekici geldiğini ancak çok azının bu konuda iyi olduğunu düşünüyorum. Uzaktan çalışan insanların çoğunun dikkati dağınık, verimsiz ve kesinlikle olması gerektiği gibi ya da hayal ettikleri şekilde performans göstermiyor. Uzaktan çalışma kolay değildir ve bunu nasıl doğru yapacağınızı öğrenmeniz gerekir.


Bana göre başarılı bir uzaktan çalışan olmak istiyorsanız yapmanız gerekenler şunlar:


· Uzaktan çalıştığınız zaman size ait değil: Yöneticileriniz sizin verimli çalıştığınızı, zamanınızı kendiniz için değil şirketiniz için geçirdiğinizi bilmek isterler. The Advantage adlı kitabın yazarı Emma Sue Prince, "Hedef, merkez ofiste olabileceğiniz kadar duyarlı, üretken ve verimli olduğunuzu göstermektir." diyor. Haftalık işlerinizi programlayın ve hatta bu planları günlük olarak da yapın. Bu planları bir şekilde interaktif olarak yöneticinizle paylaşın. Hem yöneticiniz için hem de kendiniz için bu programları takip edin. Biz bunun için Başlat-Bitir kullanıyoruz ama piyasada Toggl gibi zaman takip uygulamaları da var. Gününüzün nasıl geçtiğini anlamak için zamanı takip etmek faydalıdır.


· Mesai saatlerini diğer zamandan ayırın: Başarılı bir şekilde uzaktan çalışanlar, çalışma arkadaşlarının mesai saatleri ve Microsoft Teams, Skype, e-posta veya telefon gibi onlarla en iyi iletişim yolları konusunda fikir sahibidir. Aynı zamanda hangi saatlerde bilgisayar başında olmayacaklarını ve en önemlisi, günü sonlandıracakları saatleri bilirler. Yöneticinizin sizi hangi saatlerde bulabileceğini beraberce belirleyin. Uzaktan çalışma 7/24 çalışma değildir. Bu sadece tükenmişlik ve mutsuzluk getirir. Ev işlerine dikkat. Çamaşırları yıkamak ya da yemek yapmak için ara verecekseniz zaman kıstaslarınızı belirleyin. Evin işlerine kapılıp şirketin işlerini unutmayın.


· Kuvvetli bir iletişim geliştirin: İletişim uzaktan çalışmanın kalbidir. İyi iletişim kurmak için yüz yüze olmak şart değildir. İyi iletişim kurmaya zaman ayırın. Anlaşılır olun. Kısaltmalar, imalar yerine gerekiyorsa uzun ama açık mesajlar iletin. Araç ne olursa olsun, çok açık olma niyetiyle iletişim kurmak için zaman ayırın. Varsaymayın, kabul etmeyin. Herkesin iletişim beklenti ve anlayışları farklı olabilir. Kimisi uzun mesajları tercih ederken bir diğeri kısa mesajlaşmaktan hoşlanabilir. Şirket içi iletişim kuralları geliştirmek faydalı olabilir.


· Teknolojiyi kullan: Bilgi işlem teknisyenine sürekli ihtiyaç duyan bir uzaktan çalışanı sanırım kimse istemez. Bulut teknolojisi, Teams, Zoom gibi araçları kullanmayı biliyor olmak yetmez ayrıca yeni uygulamaları da öğrenmeye ve kullanmaya açık olduğunuzu göstermeniz gerekir.


· Görünür olun: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur demişler. Öyle ya sizi görmeyen bir yöneticinizden nasıl terfi almayı beklersiniz. İletişiminizi geliştirin. Projelerde aktif olun. Fikirlerinizi dile getirin. Yöneticilerinize kim olduğunuzu, nasıl çalıştığınızı, neler yapabileceğinizi sık sık hatırlatın.


· Kendinizi tanıyın: Herkes uzaktan yalnız başına çalışmak için uygun olmayabilir. Kendinize şu soruları sorun; Gün boyunca sosyal etkileşime ne kadar değer veriyorum? Uzaktan çalışan olarak hangi belirli yollarla sağlıklı bir sosyal denge oluşturabilirim? Bu yeterli olur mu? Bir ofis ortamının yapısına ne kadar değer veriyorum ve buna ne kadar bağlıyım? Uzaktan çalışma hayatına atlamadan önce kendinize karşı dürüst olun. Gerçekten size göre mi?


· Gün sonu raporu verin: Yöneticinize gün sonunda bir durum raporu gönderin. Beş dakikanızı bile almaz. Hatta bunun için bir şablon geliştirin.

Bugün ne üstünde çalıştım

1. Bugün çalıştığım şey

2. Bugün çalıştığım diğer şey

3. Çalıştığım öbür şey

Yarın ne üstünde çalışacağım

1. Yarın çalışacağım şey

2. Diğer çalışmayı istediğim şey

Takıldığım konu

1. Şu konuda yardım gerekli

Şimdi evden çalışma vakti zorunlu olarak ama her şey normale döndüğünde belki de şirketimizin normal rutini evden çalışma olur kim bilir? Tabii bu biraz da sizin nasıl çalıştığınıza bağlı. Şirket yukarda saydığım yararları görürse neden olmasın?

[1] https://www.gallup.com/workplace/283985/working-remotely-effective-gallup-research-says-yes.aspx [2] https://www.forbes.com/sites/laurelfarrer/2020/02/12/top-5-benefits-of-remote-work-for-companies/#68f104316c8e #uzaktançalışma #evdençalışma #çalışanmemnuniyeti #verimlilik #covid19 #performans #karlılık

79 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page